Çanakkale Ruhu Gazze’de
Türk askerinin Çanakkale Savaşları’ndaki merhameti düşmanı kendisine, Gazzelilerin insanlığı da rehineleri kendilerine hayran bıraktı. İşte bu ruh Çanakkale ruhudur.
Bugün Çanakkale Deniz Zaferinin 110. yılını büyük bir coşku ve heyecanla kutluyoruz. Çanakkale’de destan yazan kahramanlarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. Çanakkale, coğrafi bir yerin ötesinde bir ruhtur. Çanakkale Ruhu: Tüm insanlığın huzur, barış ve refah içerisinde yaşaması demektir.
Bugünün olaylarını doğru anlayabilmek için geçmişi iyi bilmek gerekir. Çanakkale Savaşları yüzyıl sonra Gazze’de yaşanıyor. Çanakkale ruhunun ne olduğunu Gazzeliler tüm dünyaya esir takaslarında tekrar gösterdi. Eşit olmayan şartlarda vatan savunması yapan Gazzeliler, en zor şartlarda bile insanlığı, merhameti ve şefkati elden bırakmadılar. Çanakkale ile Gazze’nin nasıl bir ruh ikizi oldukları, yüzyıl önce Canakkale’de ve yüzyıl sonra Gazze’de yaşanan iki ayrı olaydan anlaşılmaktadır.
Çanakkale Savaşları’nda savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı hatıratında şöyle diyor:
“Türkler gibi mert bir milletle savaştığımız için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam. Savaş sahasında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk, az evvel Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık: Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:
‘Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün.’
Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettim. Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Maalesef az sonra ikisi de öldü.”
Gazze’ye gelirsek esir takasının altıncı turu 15.02.2025 tarihinde yapıldı. İşgalci İsrail’de şok etkisi yapan Alexander Turbanov’ın açıklamaları:
“Sizin nezaketiniz vicdanıma kazındı. Aranızda yaşadığım 498 gün boyunca, maruz kaldığınız saldırganlık ve suçlara rağmen, gerçek erkekliğin, saf kahramanlığın ve insanlığa ve değerlere saygının anlamını öğrendim.
Siz özgür kuşatılmış olanlardınız, ben tutsaktım ve siz hayatımın koruyucularıydınız. Bana şefkatli bir babanın çocuklarına gösterdiği gibi baktınız. Sağlığımı, onurumu ve zarafetimi korudunuz ve toprakları ve gasp edilmiş hakları için savaşan adamların pençesinde olmama ve ülkemin hükümeti tarafından kuşatılmış bir halka karşı en iğrenç soykırımı gerçekleştirmelerine rağmen açlığın veya aşağılanmanın bana dokunmasına izin vermediniz.
Erkekliğin anlamını gözünüzde görene kadar bilmiyordum ve fedakârlığın değerini, aranızda yaşayana kadar, ölümü gülümseyerek karşılayıp, öldürme ve yok etme araçlarına sahip düşmana çıplak bedeninizle direnene kadar fark etmemiştim. Ne kadar belagatli ve açık sözlü olsam da, sizin değerinizi yansıtacak, yüce ahlakınız karşısındaki hayretimi ve hayranlığımı ifade edecek kelimeler bulamayacağım.
Dininiz mi size esirlere karşı böyle davranmanızı öğretiyor? Bu ne büyük dindir ki, sizi bu kadar yüce bir mertebeye eriştirir, karşısında insan yapımı bütün insan hakları kanunları çöker, düşmanlarla mücadele protokolleri çöker. En zor anlarda yalan sloganlarla değil, yaşadığımız gerçeklerle adaleti ve merhameti gösterdiniz, en karanlık koşullarda bile ilkelerinizden vazgeçmediniz.
İnanın bana, eğer bir gün buraya dönersem ancak sizin saflarınızda bir mücahit olarak dönerim. Çünkü hakikati halkınızdan öğrendim ve sizin sadece toprağın değil, aynı zamanda ilkenin ve haklı davanın da sahipleri olduğunuzu anladım.”
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy Safahat kitabında "Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? sözüne atfen Dünya Lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bir konuşmasında: “Yüzyıl önce yaptığımız hataları tekrar etmeyeceğiz.” dedi. Orta Doğu Coğrafyasında haritalar yeniden çizilirken Türkiye figüran değil oyun kurucudur. Türkiye’nin Suriye’de ne işi var sorusunun yerine 13.000 km okyanus ötesinden gelen ABD’nin Orta Doğu’da ne işi var sorusu sorulmalıdır. ABD dün olduğu gibi, bugün de Orta Doğu’ya kan ve gözyaşından başka ne getirmiştir! Haydut ABD, Gazzelilerin yanında insanca duruş sergileyen fakir Yemen halkının üzerine bomba yağdırıyor. Saldırılarda onlarca masum insan hayatını kaybetmeye devam ediyor.
Çanakkale’de: Konyalı, Diyarbakırlı, Trabzonlu, Bursalı ve memleketimizin her yerinden gelenler yan yana yatıyor. Bugün sınırlarımızın içinde olmayan Halepli, Şamlı, Gazzeli, Kudüslü, Bağdatlı, Yemenli ve daha birçok ülkeden gelenler de ecdadımızla birlikte yan yana yatmaktadır. Bu insanları buraya getiren ruh işte Çanakkale ruhu dediğimiz ruhtur. Bu insanların Çanakkale’de omuz omuza verip emperyalistlere karşı hep birlikte savaşmalarının yegâne amacı ortak mutabakat metnimiz olan İstiklal Marşımızın dizesinde “Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.” sözleriyle belirtilen vatan toprağından namahrem elleri kovmaktır.
Geçtiğimiz günlerde Tartus-Lazkiye hattında Esat kalıntılarının provokatif girişimi yaşandı. Birilerinin bu münferit olayı Türkiye'ye taşıma çabaları boşa çıktı. Türkiye yakın geçmişinde çok acı bedeller ödedi. Seksen öncesi dönemde aynı merkezden verilen silahlarla kardeşi kardeşe kırdırdılar. Binlerce evladımız gençliklerinin baharlarında toprağa girdi. Artık Türkiye ne eski Türkiyedir, ne de üzerinde ameliyat yapılacak bir ülkedir.
Nasıl ki Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Sünnisi, Alevisi kısaca her etnik kimlikten, her mezhepten ve her meşrepten atalarımız Çanakkale’de yan yana yatıyorsa bugün de vatan toprağında seksen altı milyon vatandaşımız birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde Büyük Türkiye ideali ve yaşanılabilir yeni bir dünya için çalışmaktadır.
Yıldırım Demirci
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.