‘Eskişehir'den katıldığım bu ilk makale yazımla;
Gazete ailesini, dost ve okuyucularımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Eğitimci – Araştırmacı – Gazeteci – Yazar: Ertuğrul Altınel
ÖZGEÇMİŞİ
1954 yılında Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesinde doğdum. İlkokulu, ortaokulu Emirdağ’da bitirdim. Lise kısmını; Eskişehir- Hamidiye Öğretmen Okulu’nda bitirdim. Sonra, Uşak Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Bölümünü bitirdim. Emirdağ’da 1975 yılında öğretmen olarak başladım ve akabinde okul müdürü olarak görevlendirildim. Emirdağ’da; çeşitli okullarda 33 yıl İlköğretim Okulu Müdürü olarak görev yaptım. Akabinde 2 yıl da Emirdağ Huzurevi Müdürü olarak görev yaptım. 2008 yılında Emirdağ Huzurevi Müdürü olarak görev yaparken emekli oldum ve emekli olduktan sonra akabinde Eskişehir’e taşınarak Eskişehir’e yerleştim. Halen Eskişehir’de yaşamaktayım ve Emirdağlıyım.
Basın hayatım ise: Emirdağ’da görev yaptığım sürece; 35 yıl, TRT ve Anadolu Ajansı ve Tercüman Gazetesi (AKAJANS) Emirdağ Muhabiri olarak görev yaptım. TRT ve Anadolu Ajansı Emirdağ Muhabirliği görevini 1976 senesinde Emirdağ Kaymakamı görev verdi. TRT ve Anadolu Ajansı Emirdağ Muhabirliği görevini, Emirdağ Kaymakamlığının teklifi ve onayı ile başarılı bir şekilde muhabirlik görevlerini yürüttüm. Her sene Emirdağ Kaymakamlığı tarafından TRT ve Anadolu Ajansı Emirdağ Muhabirliği sözleşmesi yenilendi. TRT’ye göndereceğim Emirdağ haberlerini, Antalya TRT Bölge Müdürlüğü’ne gönderdim. Anadolu Ajansı’na göndereceğim Emirdağ haberlerini, Anadolu Ajansı Afyon Bölge Müdürlüğü’ne gönderdim. O zaman Anadolu Ajansı Afyon Bölge Müdürü Sait Karaduman görev yapıyordu. TRT ve Anadolu Ajansı Emirdağ muhabirliği esnasında çeşitli ödüller aldım ve eğitimlerine gittim. Tercüman Gazetesi’ne göndereceğim Emirdağ Haberlerini’ de, Eskişehir Tercüman Gazetesi Bölge Müdürlüğü’ne gönderdim. O zaman Tercüman Gazetesi Bölge Müdürlüğü’nde Suat Topateş ve Sadi Seda görev yapıyordu. O zamanlarda Tercüman Gazetesi’nin bölge haberleri sayfaları vardı. TRT, Anadolu Ajansı ve Tercüman Gazetesi (Akajans) Emirdağ Muhabiri iken; emekli olmadan önce Afyon Gazeteciler Cemiyeti’ne üye idim.
Emirdağ ve Eskişehir ile ilgili haberleri; 2009 yılından itibaren Eskişehir’de İstikbal Gazetesi’ne gönderdim ve fahri muhabirliğini yürüttüm. 2016 yılından itibaren, İhlas Haber Ajansı Eskişehir muhabiri olarak görev aldım. Halen; İhlas Haber Ajansı Eskişehir muhabiriyim. Ayrıca, halen Belçika’da bulunan ve Türk Gazetesi olan ‘’AVRUPA PRESS’’ ‘in muhabirliğini de yürütmekteyim.
Her ayda; 10 gün, akşamları, Eskişehir’de ‘’As Sürücü Kursu’nda; Trafik ve Çevre dersi öğretmeni olarak görev yapmaktayım ve ehliyet alacak kursiyerlere, Trafik ve Çevre Dersi eğitimini vermekteyim. Eskişehir’de bulunan çeşitli dernek ve vakıfların denetleme kurullarında görev yapmaktayım. Ağır vasıta ehliyetim var. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Normal derecede İngilizce bilmekteyim.
ESKİ BAYRAMLARI UNUTAMIYORUZ, DAHA NOSTALJİKTİ
10. Nisan.2024 tarihinde Ramazan Bayramı’nı yaşayacağız. Eski bayramları unutamıyoruz, Daha güzel ve daha nostaljikti. O günlerin anılarını unutamıyoruz ve o günlere özlem duyuyoruz.
Bayram; tatile gitmek değil, ziyaret etmek demekti. Eş, dost, akraba, komşu ziyaretleri yapılır, iade-i ziyaretler beklenirdi. Bayramda anane, babaanne demek kolalı mendil demekti.
Mis gibi ütülenmiş, kolalanmış, tertemiz mendiller torunlar için hazırlanırdı. Aynı kıyafetlerle bayrama girilmezdi mesela, çünkü bayram; yeni pabuçlar demekti. Arife gecesi yeni pabuçlarla beraber uyunurdu, annenin tüm kızmalarına aldırmadan, gizlice. Sabah erkenden kalkılır, bayramlıklar giyilir, ailecek bayramlaşılır, sofraya oturulurdu. Kahvaltı sofrasından kalkar kalkmaz, soluğu mahallede alırdı çocuklar. Mahalleli hazırlığını yapardı önceden. Bozuk paralar, şekerler kapının yanında hazır bekletilirdi. Sokakta hazır beklerdi bayram salıncağı, gıcır gıcır sesi duyuldu mu, koşar sıraya girerdi çocuklar. Pamuk helvacı, kâğıt helvacı, baloncu, elma şekerci, macuncu beklerdi her sokağın başında. Seyyar fotoğrafçılar gezinirdi bayram yerinde. Yepyeni bayramlıklarıyla hatıra fotoğrafı çektirirdi insanlar. Bayramdan günler önce atılırdı tebrik kartları, postaneler dolar taşardı. Sevgililer, hediyelerini, mektuplarını aracılarla elden gönderirlerdi gizlice. Sabrı olan telefon sırası beklerdi, 1 dakika sesini duyabilmek için. Samimiyetsiz toplu bayram mesajlarından önce, el öpmeler vardı.
Hatta köy yerlerinde el öpülür, topluca bayramlaşılırdı. Kolonyalar doldurtulurdu. Herkesin kendi kolonya şişesi olurdu, en havalı kristalinden. Misafire Türk kahvesi ikram edilirken, yanında likör ve badem şekeri unutulmazdı.
Kahveler, tatlı sohbetlere vesile olurdu. Komşuluk vardı çünkü. Yan yana kapılarda yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin diye paylaşılır, komşunun tabağı asla boş gönderilmezdi geri…