Evlad-ı Salihan…
Daha dün gibi idi.
Buruş buruş teninin arasında inga inga diye ağlıyordu. Hafif ağzı babası gibi sağa kaysada benim biricik yavrumdu. Yeşil ameliyat örtüsünün içinde gözlerini açmadan tüm gücü ile bangır bangır ağlıyordu.
Hemşire kucağınıza almak ister misiniz? dedi.
Gözlerinin içine bakan kahve tonun tüm sıcaklığı ile evet dedim.
Yıllardır istediğim.
Hayalini kurduğum biricik evladım kucağımda idi.
Önce ıslak olan teninden tüm hevesimle içime çekerek öptüm.
Sanki dünya kocaman olmuş biz de içinde ki iki dev adam gibiydik.
Birden hayallere dalmaya başladım.
Evladı Salihan'ın ilk ferdi olan Mehmet Yüksel'in büyüdüğün an, sınava girdiği an, düğünün de salona girerken gelin kızım ile yaptığı ilk dans gözümün önüne geldi.
Sonrası peşi sıra filim şeridi gibi akıyordu.
İlk bebişleri, ilk torun.
Bir yandan göz yaşlarımı her zamanki gibi kontrol etmeye çalışırken birden barajın kapağının açılması ile fışkıran sular gibi kirpiklerinin arasından aşağıya olanca hızı ile boşalmaya başladı.
O Medicana hastahanesinin asansöründen beşinci kata gidinceye kadar neler hissettiğimi anlatamam.
İşte o küçücük bebiş bugün YKS sınavına girdi.
Artık kocaman bir delikanlı vardı karşımda.
Evet, geceler artık bizim zamanımızda ki dünyaya uyanmıyorlar.
Devir değişti ve maalesef olanca hızı ile de değişmeye devam ediyor.
LÜTFEN!
Evlatlarımızı başkalarının evlatları ile kıyaslamayın.
Yarıştırmayın.
Eski dünya yok.
Muhakkak bir üniversite kazanacaklar. Bu konuda endişe etmeyin.
Lakin nereyi kazandıklarından ziyade nasıl yetenek ve donanım çantası ile mezun olduklarıdır.
Ne kadar girişimciler.
Ne kadar özgüvenleri var.
Kendilerini başkalarının yanında ve kriz anında nasıl ifade ediyorlar.
Kaç dil öğrendiler.
Finansal okur yazarlığın neresindeler.
İşletme yönetimi ihtisası yaptılar mı?
Grup halinde çalışa biliyorlar mı?
Problem çözme yetkinleri ne boyutta.
Evet, artık yeni dünya düzenin de diploma değil.
Bireysel yeterlilikler ön planda bu gerçeğine göz ardı etmeyin.
“HERKESİN BİR HİKÂYESİ VARDIR AMA HERKESİN BİR ŞİİRİ YOKTUR”
Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bize masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden.
Büyük anneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı.
Demek bunun için gittiler hikâyelerden.
Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Gençliğimizi donatırlardı.
Hep iyi şeyler hatırlatırlardı
Geçip gitmiş devirlerden.
Sevgi ve ümid yaratırlardı.
O zaman her şey uzaktı ölümden.
Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
İster istemez saadet taşardı
Gamsız günlerimizden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.
Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Hayâl içinde yaşatırlardı.
Güldürür ağlatırlardı
Duymadan biz, düşünmeden.
Her an bir asır kadardı.
O zaman herkes uzaktı ölümden.
Candan sevdiklerimiz vardı.
Hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.
Bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.
Bir Kapı Önünde & Özdemir Asaf
Doğum Günü Anısına Saygıyla…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.