YENİ DOĞAN SKANDALININ BAŞKA VERSİYONU
Geçtiğimiz hafta yakınımın geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle acilen eve çağrıldım.
Ben yakınımızın evine geldiğim de ambulansta gelmişti.
Acilen yukarıya çıktım.
Hastanın eşi ve kızı Devlet Hastanesine ısrarla götürün demelerine rağmen ambulans yetkilileri
yakında Medi…. Hastanesi var oraya götüreceğiz dediler.
Ardından birden çark ederek L.…. Hospital'a götüreceğiz diyerek ısrar ettiler. Bizi merkez böyle
yönlendiriyor biz de emir kuluyuz dediler.
Zaten ilk 24 saat acilden giriş yapılacağı için yapılan işlemler SGK güvencesinde ve ücretsiz
deyip ikna sürecine girdiler.
Hasta yakınları da o panik ve kaos ortamında kerhen kabullenmek zorunda kaldılar.
Ambulans önde biz arkada,
hastahaneye gidildi.
Karşılama ilgi ve alaka müthiş.
Aklımızda zaten hastanın durumu çok kötü değil çıkarırız var.
Bize birden demesinler mi ?
Hastayı yoğun bakıma alacağız
Haydaa!!!
Hastanın bu kadar sıkıntılı durumu yok ki diye içimden geçiriyorum.
Ama yine hastada ki yaş öyküsü ve geçmişte beyne pıhtı atması sebebiyle sessiz kalıyorum.
Bilgilendirme şu şekilde oluyor yarın 11 gibi gelin doktorunuzla görüştürecegiz deniliyor.
ERTESİ GÜN
Hastaneye gidiyoruz.
Doktoru bekledikten sonra uzun uzun anlatmalar.
Durumun vahametini bildiren konuşmalar.
Sonrasında burada yatması gerek.
Heran beyinde yeni bir pıhtı atma durumu olabilir diye ölümü gösterip sıtmaya razı etme
operasyonları…
Sonra İnme Merkezinin sorumlusu ile görüştüme.
İnme merkezini sorumlusu doktor edası ile başlıyor hastada yeni atakların olabileceğine eve
götürmenin risk olduğuna dair bilimsellikten uzak, saçma ikna süreçleri.
Ben biraz sağlık sektörünü bilmem vesilesi ile siz bahsedilen profesör müsünüz?sorusu,
profesör olmadığını bildiğim halde özellikle soruyorum.
Sonra pazarlıklar.
Dört gün kalır ise günlüğü 12.500'den, işlemlerden ise yaklaşık 20.000 binlira tutar.
Toplan 70 bin civarı.
Benim yüzde 5 indirimim var.
63 eder ama ben bunu düzler 60 yaptırırım.
İyi polis…
Kötü polis.
Ben biraz özel sektörden edindiğim deneyim ile siz biraz daha inersiniz deyince bir çırpıda
rakam 45'lere iniyor.
Sonrasında ısrar 35 binde son buluyor.
Biz bir düşünelim diyoruz.
Bana kararınızı bildirin diyor.
Gözlerinde nasılda ikna ettim bakışının vermiş olduğu mağrurluk okunuyor.
Ama ben son bir hamle ile hastamızı Çam Sakura Şehir Hastanesine götürmek istiyoruz diye bir
kılçık atıyorum mali sorumlu olan hemşireye…
Orada mesajı alıyor. Gözlerinde ki mağrurluğun yerini çetin cevize çarptık hadi hayırlısı bakışını
inceden inceye sezinliyorum.
Akşama doğru hastamızı alacağız mesajını kat hemşiresi ile yolluyorum.
Biliyorum ki bana hemen dönecekler.
Çok sürmüyor hastanın yakınını arayıp koordinatörlerimiz sizinle görüşmek istiyor deyince biraz
heyecanlanıyoruz lakin ben bunu da bir taktik olduğunu biliyorum.
Hastahanenin 9 katında bukunan İnme merkezine gidiyoruz.
Sorumlu hemşire telefonu bize uzatıyor.
Biz artık resti çekmişiz.
Koordinatör hanımefendi isterseniz cumartesi, pazar da yoğun bakımda yatsın.
Holter bağlayalım durumuna bir de öyle bakalım demez mi?
Ben de hemen soruyorum.
Biz ücret ödemek istemiyoruz.
Beyefendi sıkıntı yok biz acilden gelmiş olarak gösterip devam edeceğiz. 2 bin lira da holter
parası alacağız.
Kısa bir istişareler sonra bu kadar korkutmaya karşılık tamam kalsın diyoruz.
EVET HAN-I YAĞMA diye daha önce bir köşe yazısı yazmıştım.
Daha 15 gün olmadı yeni doğan çetesinin ortaya çıkışı.
Yazık değil mi ?
Devlete.
Yazık değil ki?
Bu milletin parasına.
Daha fazla uzatmayım.
Hastamızı eve taburcu ettik şükür.
Allahtan hastamıza da şifa diliyoruz.
Eğer devletin cesaretli savcıları varsa da göreve davet ediyorum.
İhbar saysınlar lütfen.
DEVLET MEMURİYETİ
Devlet memuriyeti yada bir yere bağımlı ya da maaşlı çalışmak, başsız bir çiviyi tahtaya çakmak
gibidir.
Çivi tahtaya girer ama bir daha o girdiği yerden çıkamaz.
#Sürekli şikayet eder ama çare üretemez.
#Sürekli parasızlıktan dem vurur ama konfor alanından çıkmaz.
#Hareket ve aksiyona girmeyen her işte seneler sonra kaybolduğunuzu görürsünüz.
#usö #ulassalihozdemir